Makaleler

Published on Aralık 4th, 2024

0

Fransa’da, taraf değiştiren utanç | Nazlı Top


“Merci Gisèle”

Fransa’nın Avignon kentinde kamuoyuna açık olarak görülen “Mazan tecavüzü” davası ataerkil şiddetin en uç noktada görülmesini sağlarken tecavüz ve tacizin sistematik yönünü de öne çıkardı. Bu tarihi davanın başlattığı tartışmalar, ataerkil şiddetin sistemik doğasını öne çıkarmakla kalmadı aynı zamanda odak noktasını bireyden bir bütün olarak topluma, yasalara ve erkek egemen kapitalist sistemine kaydırdı.

Fransa’da büyük yankı uyandıran ve “asrın tecavüz davası” olarak adlandırılan 51 sanıklı Mazan Davası’nda savcılık mütalaasında, Dominique Pelicot’ya “ eşine uyuşturucu vermek, tecavüz etmek ve on yıl boyunca tecavüz ettirmek gibi eylemlerinden dolayı en yüksek ceza olan 20 yıl hapis cezası verilmesini talep etti.

Yıllar boyu tecavüze uğrayan Gisèle Pelicot tecavüze uğradığını polis sorgusu sırasında öğrendi. Bu korkunç tecavüz suçları eşi Pelicot’un bir süpermarkette gizlice kadınların etek altı görüntüler çekerken yakalanmasıyla ortaya çıktı. Evinde yapılan aramalarda ele geçirilen video kayıtlarında Dominique Pelicot, eşi Gisèle Pelicot’u uzun yıllar boyunca kimyasal maddelerle bilinçsiz hale getirerek başka erkeklerin tecavüzde bulunmasına olanak sağlayan görüntülerde açığa çıktı. Dominique Pelicot, yargılandığı mahkemede de “ben bir tecavüzcüyüm” diyerek yaptıklarını kabul etti.

Gisèle Pelicot’un tecavüz ve tacizi fark edememesinin pek çok nedeni var. Gisele yaşadığı bedensel, psikolojik sağlık sorunlarının ağırlığına rahmen, tecavüz ve şiddet yaşayabileceği öngörüsü bertaraf edilmiş, rahatsızlıkların nedeni olarak değerlendirilmemiştir. Oysa iyi bir gözlem ve muayene şiddetin izlerini gün yüzüne çıkarma etkisi yaratabilirdi. Fakat erkek egemen bakış açısı Gisele’in cinsel organları ile ilgili yaşadığı sağlık sorunlarının nedenin cinsel saldırı olabileceği tespitine engel olmuştur.

Dominique Pelicot’nun internet üzerinde eşine tecavüz edecek erkek arayan ilanı gören milyonlarca erkek arasında hiç biri buna karşı ses çıkararak hiç bir şikayette bulunmamış. Dolayısıyla bu suça sessiz kalmak aynı zamanda onaylamak olduğu düşünüldüğünde toplumsal bir çürümenin boyutları ürkütücü ve erkekler cephesinde kitlesel bir suç ortaklığı söz konusu.

Bu tür tecavüzler münferit bir vaka ya da anormal olarak değerlendirilecek vakalar değil. Bu tecavüzcüler aramızda gezen sıradan diyebileceğimiz ataerkiden güç alan şiddeti ve tecavüzü doğası gereği normalleştiren erkekler. Onlar tecavüzü gerçekleştiren, meşru gören ataerkinin sağlıklı bireyleri. Aralarında her meslek grubu, yaş ve ulustan var. “Sıradan kişiler “ olarak tanımlanan askerler, itfaiyeciler, hukukçu, belediye çalışanları, emekliler,hemşire ve komşu gibi. Tecavüzcüler arasında toplumda  “örnek baba” profili  olarak tanımlanan sayısı da oldukça yüksek.

Fakat tüm erkek egemen yaklaşımlar ve toplumsal geri değer yargılarına rahmen yaklaşık 50 yıllık evliliği boyunca sistematik şiddet ve tecavüze maruz kaldığını kamuoyu ile paylaştı. Duruşmada ifadesini veren 71 yaşındaki Gisele Pelicot, “Utanç artık taraf değiştirsin” diyerek duruşmanın açık olmasını talep etmiş ve tüm ülkede, dünyada  cesur bir sembol örneği oldu. Gisele tecavüzcülerle cesurca yüzleşirken, tecavüzcüler  kamuoyu önünde yüzlerini saklama telaşında düştü.

Tüm dünya medyasından yüzlerce gazetecinin izlediği dava, Fransa sınırlarının çok ötesinde de yankı buldu. Şili Temsilciler Meclisi Başkanı Karol Cariola, “Tüm dünyaya ders veren sıradan bir vatandaş olan Gisele Pelicot’nun cesaretini ve onurunu selamlıyorum” dedi.

Davayı takip eden kadın örgütleri dayanışma eylemlerinde bulunarak en ağır cezanın uygulanması için taleplerini dile getirdiler ve getiriyorlar. Radikal feminist gruplar Avignon adli mahkemesinin önünde toplanarak eylem gerçekleştirdiler ve mahkemenin karşına “ tecavüzcülere en ağır ceza verilsin” yazılı pankart astılar. Avignon amazonları olarak adlandırılan kadınlar güçlü eylemleri sayesinde savunma avukatlarına da zor anlar yaşattılar. Savunma avukatları her gün mahkemeye gelirken, bu pankartı görmeden rahatsız olduklarını dile getirerek “ Adalet sokakta değil mahkeme salonlarda gerçekleşir” deseler de sokakların dili ve dayanışması adalete olan güvensizliği gün yüzüne çıkarıyor. Geçmiş tecavüz davalarında ki karar örnekleri kadınların sokaktaki gücünün önemini daha da belirginleştiriyor ve önemli kılıyor. Kadınlar sokakları terk etmeyerek en ağır cezanın verilmesini talep etmeye devam etti, ediyor. 23 Kasım’da ülke genelinde kadına yönelik şiddete karşı yapılan eylemlerde Gisele’ e teşekkür ve dayanışma mesajları öne çıkarken, tecavüzcülere en ağır cezai yaptırım talep edilerek daha sert yasal düzenlemeler n yapılması istenirken, tecavüz ve şiddete karşı mücadele için özel bütçe ayrılması talep edildi.

Kararın en geç 20 Aralık’ta verilmesi beklenen tecavüz davası için kadın örgütleri “mesele örnek bir dava olması değil, tecavüzcülere hak etikleri cezanın verilmesidir. Geçmiş davalarda tecavüzü belgelemek ve delil yetersizlikleri bahanelerine sığınılıyordu ama bu davada herşey apaçık ortada.

Elimizde tüm deliller var. Mahkeme dört sanık için 16 ila 18 yıl, 47 sanık hakkında 4 yıldan 20 yıla kadar hapis cezası talep etti. Dolayısıyla tecavüzcü sanıkları için istenen cezaların mantığı tecavüzcüleri cezasız bırakabilme sinyalidir. Neden var olan yasa uygulanmıyor? Tecavüz için azami ceza 15 yıl hapistir. Adalet tecavüzcülere cezasızlık sinyalini göndermeyi bırakmalı” denildi.

Mazan davasının yeniden tartışmayı alevlendirdiği bir diğer konu ise “rıza” yasası oldu. Mahkemede zımni rıza ya da eşi aracılığıyla vekaleten rıza gibi savunmaların yapılması tepkilerle karşılandı ve savunma avukatları tarafında red edildi. Zira tecavüzcüler yaptıkları savunmada “eşinin rızası vardı, kadının kısmi rızası vardı sanıyorduk, tecavüzcü değiliz,  rızaya dayalı bir seks oyununun parçası olduğuna inandım ” gibi savunmalarda bulunarak  Gisèle Pelicot’un, eşinin mülkü ve üzerinde söz hakkı olduğu algısı yaratarak kadın bedeni üzerinde yapılan pazarlıkları, tecavüzü meşrulaştırmaya çalıştılar.

Duruşmayı takip eden kadınlar; aralarında Gisele ile dayanışmak için gelen erkeklerin az olduğunu ve bununda tecavüze karşı mücadelede halen erkeklerin hemcinslerine karşı vermesi gereken mücadeleyi kavramadıklarının, kendilerine bu konuda rol biçmediklerinin  göstergesi olduğunu ifade ediyorlar. Zihniyet değişimin halen erkeklerde çok uzak olduğundan yakınıyorlar.

Binlerce yıldır var olan ataerkillik, kapitalist sistem ve onun kurumları açısından işlevselliğinin devam ettiğinin pratik bir göstergesi olan Mazan davası bu erkek egemen sistemi devirmek, toplumsal bir dönüşümü sağlamak, şiddetsiz, eşit ve özgür bir yaşamı inşaa etmek ve gerçek adalet için kadınların dayanışmasını ve kendi öz güçlerine güvenmesinin öneminin tekrar altını çiziyor.


Nazlı TOP – Paris – 04.12.2024

Tags:


About the Author



Comments are closed.

Back to Top ↑