Makaleler

Published on Aralık 25th, 2024

0

Roboskî katliamı unutulmadı, unutulmayacak | Cihan Yıldız


Roboskî katliamı aydınlatılamadı. Katliamın sorumluları yargı karşısına çıkarılmadı. Sömürgeci devlet, teklif ettiği kan parası ile yaşanan vahşetin üzerini örtmek istedi!  

Tarih 28 Aralık 2011. Ortasu ve Gülyazı köylerinden 38 kişi, katırları hazırlayıp patika yollardan ilerleyerek, köyün üst tarafına doğru çıktılar. Yaklaşık altı kilometre ilerideki sınırı ve ona uzanan yolları gayet iyi biliyorlardı. Ama karla kaplı yollar onları zorluyordu. Şartlar çok ağır, bu yüzden yolculuk iki saatten fazla sürdü. Sınırı, on beşinci sınır taşının bulunduğu yerden geçtiler. Taşın bir tarafı Kuzey Kürdistan, diğer tarafıysa Güney Kürdistan’dı. Benzin bidonları ve sigara çuvallarıyla dolu kamyonlar yaklaşık iki kilometre ileride onları bekliyordu. Katırlara bidonlar, çuvallar yüklendikten sonra sınıra doğru yürümeye başladılar. Sınıra geldiklerinde saat akşamın dokuz buçuğu idi. Burada grup ikiye ayrıldı. Öndeki grup sınırı geçtiğinde köye giden yollardan üçünün de askerler tarafından kapatılmış olduğunu gördü. Bu yollardan birinin ya da ikisinin zaman zaman kapatılmasına alışkındılar. Ama üç yolun birden kapatılmasına şaşırdılar.

Silah sesleri duyuldu. Aniden F-16 savaş uçakları ortaya çıktı ve on sekiz kişilik ilk grubu bombaladı. Bu saldırıdan beş dakika kadar sonra bir bombardıman daha oldu. Yirmi dakikalık bir aranın ardından bir saldın daha… Saatler akşamın on buçuğuna gelirken son saldırı yaşandı. Grupta 19 çocuk/ 19 erkek ve en az 50 katır bulunuyordu. Katırlar petrol ve sigara taşıyordu. Sadece dört kişi hayatta kalabildi. Ölenlerden 19’u çocuktu. 28 Aralık 2011 gecesi, “Mehmetçik Medya”nın sivil katliamı haber yapmadığı, katliamın gizlendiği, soğuk ve dehşet verici bir gecedir. Ana akım medyanın TV kanalları/gazeteleri katliamın üzerinden 12 saat geçtikten sonra, TSK’dan yapılan açıklamanın ardından katliam haberini verdiler. Roboskî katliamının üzerinden 13 yıl geçti. Roboski katliamını yapanlar aklandı, aklatıldı. Roboskî katliamında katledilenlerin yakınları hakkında davalar açıldı, para cezaları verildi. Yargılanması gerekenler ise onurlandırılıp terfi edildi.

Katledilen 34 kişinin isimleri şöyledir: Salih Ürek, Bedran Encü, Âdem Ant, Erkan Encü, Şivan Encü, Muhammed Encü, Bilal Encü, Aslan Encü, Mehmet Ali Tosun, Savaş Encü, Orhan Encü, Nadir Alma, Celal Encü, Fadil Encü, Mahsun Encü, Şervan Encü, Yüksel Ürek, Cemal Encü, Cihan Encü, Vedat Encü, Serhat Encü, Salih Encü, Özcan Uysal, Hüseyin Encü, Nevzat Encü, Hamza Encü, Selim Encü, Zeydan Encü, Seyithan Enç, Hüsnü Encü, Selahattin Encü, Osman Kaplan, Abdulselam Encü, Şerafettin Encü.

Katliamın ardından…

Katliamın ardından Meclis İnsan Hakları İnceleme Komisyonu bünyesinde Uludere Alt Komisyonu kuruldu. Mart 2013’te, AKP’li üyelerin hazırladığı Uludere Alt Komisyonu raporu açıklandı. Hükümetin ve TSK’nın “aklandığı” 84 sayfalık raporda, “olayın kasten yapıldığına yönelik herhangi bir delil elde edilemediği görüş ve kanaatine varılmıştır” denildi. Uludere Alt Komisyonu, bu raporla katliamı yapanları, emir verenleri aklıyordu.

Dönemin Başbakanı RTE, katliama ilişkin ilk açıklamasında, “Bu ana kadar da benim edindiğim bilgiler bu tür kaçakçılıkları 3-5 kişilik, bilemedin 10 kişilik gruplar yapar. Katırlar fazla olur. Burada 40 kişilik bir grubun olması Gediktepe ve Hantepede’ki alınan talihsiz neticelerde de silahlar bu tür hayvanlarla taşınmıştı bunu akıllara getiriyor. O zaman ‘Niçin müdahale edilmedi’ diye herkes bunu eleştirmişti” diyordu. Aynı Erdoğan, Roboskî olayına ilişkin “Medyaya rağmen Genelkurmay’a teşekkür ediyorum” diyordu! Ve böylece katliam, vicdanlarda bir kez daha tekrarlandı. Ailelerin acıları tazeliğini korurken, adalet arayışları da devam etti.

Roboskî katliamındaki sorumluluğuyla gündeme gelen Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Mehmet Erten’e, 7 Aralık 2012’de başarı madalyası verildi! Gelen tepkiler üzerine, bir açıklama yapan Genelkurmay Başkanlığı, madalyanın verilmesinin “rutin” bir işlem olduğunu savundu!

Kan parası ile susturulmak istenen Roboskililerin adalet talebi, Genel Kurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı’nın verdiği takipsizlik kararı ile boşta kaldı. Failler ve sorumlular cezasızlık zırhı ile korundu. 7 Ocak 2014’te Askeri Mahkeme, Roboskî’de kovuşturmaya yer olmadığına karar verdi. Takipsizlik kararının gerekçesi, “TSK personeli TBMM ve bakanlar kurulu kararları çerçevesinde, Genelkurmay’ın onayıyla hareket etmiştir… Asker, kaçakçıları terörist sanarak kaçınılmaz hataya düştü ve TBMM tezkeresinin gereğini yaptı” biçiminde idi.

Roboskîli aileler askeri savcılığın kararına itiraz ettikleri dilekçede, “Birinci derecede hükümet ve dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel’in sorumlu olduğu”nu belirttiler. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, 34 kişinin yaşamını yitirdiği olayla ilgili yaptığı açıklama nedeniyle Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel hakkında “soruşmanın gizliliğini ihlâl” ve “adil yargılamayı etkileme” suçlarından yürütülen soruşturmada, “kovuşturmaya yer olmadığına” karar verdi!

Dosyada sorumluların belirlenebilecek olmasına rağmen yargı, olağan bir yargısal süreç işletmeden takipsizlik kararı vererek dosyayı kapattı. Askeri savcılık, takipsizlik kararını, “bombardımanda ‘kaçınılmaz hata’ya düşülmesi” gerekçesine dayandırdı. Kararda, istihbarat raporlarının bölgeye yönelik bir eylem bildirdiği ve sınıra yaklaşan grubun davranışının kaçakçıya benzemediği vurgusu yapıldı! Oysa Uludere’deki yerel askeri birimler üslerini “Bunlar terörist değil, kaçakçı” diye uyarmıştı! Ancak savcılığın takipsizlik kararında, dosyada bu ifadeler olmasına rağmen, bu bilgilere hiç değinilmeden karar verildi. Askeri savcılığın, takipsizlik kararına yapılan itiraz, Hava Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Mahkemesi tarafından 1’e karşı 2 oyla reddedildi. Karşı oy kullanan hâkim albay, “kaçınılmaz” hata sonucuna savcılığın değil, mutlaka bir mahkemenin karar verebileceğini belirtti ve soruşturmanın bu şekilde kapatılmasına karşı çıktı. Karşı oy kullanan hâkim albayın görev yeri değiştirildi.

Askeri Mahkeme’nin Roboskî katliamının faillerini aklamasından sonra, Roboskili aileler Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru yaptı. Anayasa Mahkemesi, 53 başvurucudan 3’ünün avukatlarının vekâletnamesinin dosyada yer almadığı gerekçesiyle, 15 gün içinde eksikliğin tamamlanması için tebligatta bulundu. Bir avukatın belgeleri 2 gün geç sunması nedeniyle Anayasa Mahkemesi ret kararı verdi. AYM, belgeleri 2 gün geç veren avukatın sunduğu sağlık raporunu “ağır, ameliyat gerektiren veya ölümcül bir hastalık” olmadığı gerekçesiyle kabul etmedi. Karar 1’e karşı 4 oyla alındı. Dönemin Anayasa Mahkemesi üyesi Osman Paksüt, bu kadar önemli bir dosyada avukatın sunduğu raporun kabul edilmesi gerektiği görüşüyle karara karşı çıktı.

Anayasa Mahkemesi’nin Roboskîlî ailelerin bireysel başvurularını ret etmesinden sonra, Roboskîlî ailelerin avukatları Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvuru yaptı. AİHM, Mayıs 2018’de, verdiği kararda Roboskîlî ailelerin umutlarını söndürdü. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, bir avukatın dosyaya bazı belgeleri 2 gün geç sunması gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi’nin verdiği ret kararını geçerli saydı. Yani Roboskîlî ailelerin AİHM’e yaptığı başvuruyu, AİHM, Anayasa Mahkemesi’nin ret kararına dayanarak “kabul edilemezlik” kararı verdi. Böylece yeniden yargılamayı gerektirecek bilgi ve belgelerin ortaya çıkmaması durumunda katliamın sorumlularının yargılanması hukuken mümkün olmayacak. Türk yargısı ve Avrupa yargısı, Roboski katliamının faillerini akladı.

Roboskîli ailelerin avukatları,  yeni delillerle yeni bir hukuk süreci başlattılar ve başvuru dosyası hâlâ Anayasa Mahkemesi’nde bekliyor.

Sonuç

Roboskî katliamı aydınlatılamadı. Katliamın sorumluları yargı karşısına çıkarılmadı. Sömürgeci devlet, teklif ettiği kan parası ile yaşanan vahşetin üzerini örtmek istedi!  

Roboski katliamı, sömürgeci devletin yaptığı katliamlardan sadece bir tanesidir. T.C. tarihi imha ve katliamlar tarihidir. Önce Ermeniler/Süryaniler soykırımdan geçirildi. Kürt ulusu/Arap ulusu ve diğer azınlık milliyetler üzerinde amansız baskı politikaları geliştirildi. Bakanlar Kurulu kararnameleri ile “Türkleştirme” programları yürürlüğe konuldu. Ulusal baskı politikalarına karşı ayaklanan Kürtlerin isyanları kanla bastırıldı. Ulusal baskıya, faşizme ve her türlü gericiliğe karşı çıkanlar ve dayatılan Türklük kalıbına girmek istemeyenler katledildi. Bunca katliamlara ve dökülen kanlara rağmen, Kürtlerin, devrimcilerin, komünistlerin ve ezilen halkların mücadelesi yok edilemedi, edilemiyor.

Türkiye bir halklar hapishanesidir. Halklar hapishanesine son vermenin tek yolu devrimdir. Demokratik halk devrimi ulusal baskıyı ortadan kaldıracak, ulusların ayrılma haklarını özgürce kullanacakları ortamı yaratacaktır. Demokratik halk devrimi, zoraki birliğe son verilecektir. Gerçek bir birlik, gönüllülük temelinde bir birliğin ön şartı zoraki birliğin parçalanması, milliyetler arasında tam hak eşitliğinin sağlanmasıdır. Ulusların birlikte yaşaması, eşitlerin özgür birliği temelinde olacaktır. Hiçbir ulusa özel imtiyaz tanınmayacaktır. Hiçbir dile hiçbir imtiyaz verilmeyecektir. Hiçbir ulusal azınlığa karşı hiçbir sınırlama, hiçbir haksızlık yapılmayacaktır. Yaratılan özgür koşullar sonucu uluslar ve tüm milliyetler nasıl yaşayacaklarına kendi özgür iradeleri ile kendileri karar verecektir. Ulusal sorunun gerçek çözümü bir devrimi gerektirir. Görev devrim için çalışmaktır.

Roboskî katliamı unutulmadı, unutulmayacaktır. Gün gelecek devran dönecektir ve katliamların hesabı sorulacaktır.


Cihan Yıldız – 25.12.2024

Tags:


About the Author



Comments are closed.

Back to Top ↑